Sayfa(195-204): | |||
ilâ âhir... Âyeti, tesettürü emrediyor. Medeniyet-i sefihe ise, Kur’ân’ın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. Tesettürü, fıtrî görmüyor, “bir esarettir” diyor. (*) Elcevab: Kur’ân-ı Hakîm’in bu hükmü tam fıtrî olduğuna; ve muhalifi gayr-ı fıtrî olduğuna delâlet eden çok hikmetlerinden, yalnız “Dört Hikmet”ini beyân ederiz. BİRİNCİ HİKMET: Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. ------------------------------------------------------(*): Mahkemeye karşı ve mahkemeyi susturan lâyiha-i Temyizin müdafaatından bir parça: “Ben de Adliyenin mahkemesine derim ki: Bin üç yüz elli senede ve her asırda üç yüz elli milyon insanların hayat-ı içtimâîyesinde en kudsî ve hakîki ve hakîkatlı bir Düstûr-u İlâhîyi, üç yüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve ittifaklarına istinaden ve bin üç yüz elli sene zarfında geçmiş ecdadımızın itikadlarına iktidaen tefsir eden bir adamı mahkûm eden haksız bir kararı, elbette rûy-i zeminde adalet varsa, o kararı red ve bu hükmü nakzedecektir!..” Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||